Diyebiliriz ki Hasan Ali Toptaş, “Başlarken Yalnızsın Bitirdiğinde Daha Yalnız” kitabında okurun hayatına sızmasına müsaade ediyor ve yazarlık dersleri veriyor.
Bir Hasan Ali Toptaş metnini okumaya durduğunuzda zamandan ve mekândan azade olursunuz. Harfler, cümleler; o büyülü dil, kokusu, rengi ve müziğiyle sizi uçurur. Uğultulu bir ormanda bulabilirsiniz kendinizi ya da bir dağ başında… Rüzgârın perdeleri savurduğu bir kerpiç evin penceresinde uzakta yanıp sönen ışıklara bakan bir çocuk da olabilirsiniz. Bu mümkündür. Bunu başaran ise pek az yazar vardır.
Peki, bu işin sırrı ne? Söyleşiler kitabı “Başlarken Yalnızsın Bitirdiğinde Daha da Yalnız” bize bu sırrı fısıldıyor. Toptaş’ın yazar hallerini fotoğraflıyor. Kitabın sayfalarında gezindikçe Türkçenin onun dilinde nasıl gökkuşağına dönüştüğünün ipuçlarını öğreniyor, dilini nasıl kurduğunu, o dilin matematiğinde neler olduğunu kendi ifadelerinden dinliyorsunuz. Sadece bu değil. Kitapta Hasan Ali Toptaş’la farklı tarihlerde yapılmış -en eskisi 1996 tarihli- gazete ve dergilerde yayımlanmış 40’tan fazla söyleşi var (Aksiyon’da yer almış “Yeryüzüne Bir Kafka Yeter” başlıklı röportajımız da kitaba alınan söyleşilerden).
Az konuşan, kendini yeryüzüne susmaya gelenlerden sayan bir yazar Toptaş. Kitabın önsözünde “Haddinden fazla konuşmuşum. Geride kalan ömrümü susarak geçirecek kadar çok konuştuğum için, doğrusu şimdi mahcubiyet duyuyorum.” diyor. İyi ki de konuşmuş. Onun nasıl romana başladığını, yaşadığı taşra kasabalarını, hüzünlerini, kitabını yayımlatabilmek için verdiği mücadeleyi bu kitaptan öğreniyoruz. Yazar güncelden kaçışını, kalabalıklardan duyduğu korkuyu, nasıl yazdığını (tıpkı çocukluğunda olduğu gibi yere yüzükoyun uzanıp yazıyor), yazmadaki zorluğu, cümle haysiyetini anlatıyor: “Benim aradığım ilk cümle. İlk cümleyi bulduktan sonra devamı geliyor.”
Kitapta altı çizilecek çok cümle var. Aforizmalar da diyebiliriz. “Çocukluğunun elinden tutmayan kişi hiçbir yere gidemez.” diyor örneğin. Bir başka cümle “Yazmak bence bir yalnızlıktan başka bir yalnızlığa geçiş. Okuru hesaba katsan da bu böyle, katmasan da… Başka bir deyişle bir öyküye, bir şiire, bir romana başlarken yalnızsın, bitirdiğinde daha da yalnız.”
Son olarak diyebiliriz ki Hasan Ali Toptaş bu kitabında okurun hayatına sızmasına müsaade ediyor ve yazarlık dersleri veriyor.
Kaynak: http://www.aksiyon.com.tr/kitaplik/hasan-ali-toptastan-yazarlik-dersleri_539806
Leave A Comment
You must be logged in to post a comment.